SÜPRÜNTÜ HAYAT!
Topaç hızında dünya da bunca yaşanan zulüm, vahşet ve katliamlar varken; bugün yine ülke gündemimizde insanlık ve Ahlakın yara aldığı, insanın insanlığından utandığı, aşağıların en aşağısı seviyesine düşüldüğü bir durumla karşı karşıya geldik.
Bu seferde Irmak isimli küçücük bir beden, can,yaşanmamış bir hayattan kopartılarak vahşi ve canice öldürüldü. Tabi bu ve benzeri olaylar dünyada, ülkemde ilk yaşanmıyor, biliyorum fakat bu yangının sürekli evimde çıkması beni bir nebze de olsa daha da sarsmış ve üzmüştür. Çünkü benim evimdir yanan, benim evladımdır ölen, öldürülen amma her gün binlercesi öldürülürken; hep alışılagelmiş riya kokan bu sahte ahlaki davranışlardan vazgeçelim artık. Olay oluyor ağzı olan herkes konuşuyor. İsyan edercesine ağzına geleni etik olmayan bir dille sözüm ona oluş-sonuç ilişkisi içerisinde değerlendirme yaparak konuşuyor.Dil değil yürek yürekten konuşmalı ve öyle bir konuşmalı ki yürek yanmalı, pişmeli…Feryat-figan çığırtkanlığı ve saldırganlığı ile çözüm değil yalnızca çözümsüzlük üretilir.Cinsel anarşinin tavan yaptığı bir toplumda her cinnet ve cinayeti beklemememiz kadar ahmakça bir şey olabilir mi? Beden ve beyinlerimiz katledilmiş, tecavüze uğratılmış ama asıl önemlisi toplum ahlakı tecavüze uğratılmış bir toplumda,herkes konuşuyor, konuşuyor da hiç kimse kendini, ailesini, toplumu ıslah etmek veya ahlakı tesis ve kaim kılma derdinde değil… İhtiyaç dahi duymuyor. Hatta bazıları eleştirdikleri, kötüledikleri sistem ve devletlerden örneklemeler yaparak, hayatına norm olarak doğruları değil mukayeseyi baz alarak kendini ve toplumunu temizleme yoluna kadar gidiyor. Bazıları da kan ve kin kokan konuşmalarla şiddet ve ölümlere davetiyeler çıkarmaya çabalıyor. Öldürmek ve ölmek kadar kolay bir şey yok sıkıysa ölüleri diriltmeyi başarın. Biz ölülerden diriler çıkaracakken ne yaptık dirileri hayvanca öldürdük.
Bir toplum ahlaktan yoksun bırakılırsa ne beklenilecekti ki zaten.
Onun için ayrıntı ve sorulara takılıp kalacağımıza, çözümler bulma derdine düşmemiz lazım gelmez mi?
Aklımızı başımıza almazsak inanın bu gibi istenmeyen vakalar ilk olmadığı gibi son da olmayacaktır.
Vicdanlara değil yalnız bedenlere ceza veren bir hukuk sistemiyle Vicdan ve ahlak öğretilmemiş, nefsi eğitilip, ehîleştirilmemiş bir toplumda…
Suç kimin veya kimlerin? Kim veya kimler suçluveya kimler masum?
Hani bir slogan vardır “Çocuklarımıza güzel bir dünya bırakalım.” diye.
Şayet öylebir dert taşıyorsak gerçekten;artık devlet ve toplum olarak nerede nasıl hata yapıldığının ve insan yetiştirme düzenimizin daha sıkı bir şekilde gözden geçirilmesi gerekmiyor mu?
Bunun içinde evimizden başlamamız lazım değil mi? Haydi alalım elimize süpürgeyi ve çocuklarımızdan başlayalım ahlaksızlığı süpürmeye…