ŞAİRLER MEMLEKETİ KAHRAMANMARAŞ VE YEDİ GÜZEL ADAM

Pazarcık Havadis Gazetesinde kültür, sanat ve edebiyat ağırlıklı yazılarımız devam etmektedir. Bilindiği üzere bir yazı dizisi çerçevesinde, geçmişte yaşamış ve iz bırakmış alim, filozof, şair, yazar ve örnek insanları tanıtmaya, görüş ve düşüncelerine yer vermeye çalışıyoruz. Bu yazı dizisinde, yedi hafta boyunca,  sırasıyla, Yusuf Has Hacib, Platon, Nasreddin Hoca, Nurettin Topçu, Bediüzzaman Said Nursi,  Ulu Hakan Abdülhamid Han ve Mevlana anlatılmıştı. Şimdi yedi hafta sonunda Pazarcık Havadis Gazetesinin bu sayısında “Yedi Güzel Adam”anlatılacaktır. Hem “Yedi Güzel Adam” ve hem de memleketleri Kahramanmaraş anlatılacaktır. Tevafuk bu ya, yedi hafta boyunca ayrı ayrı sayfalarda “Yedi Güzel  İnsan” yani, Yusuf Has Hacib, Platon, Nasreddin Hoca, Nurettin Topçu, Bediüzzaman Said Nursi,  Ulu Hakan Abdülhamid Han ve Mevlana’ya yer verdik ve bu hafta ise bu sayıda bir anda “Yedi Güzel Adam’a yer vereceğiz.” Haydi hayırlısı.

Belki de birçok kimse, “Yedi Güzel Adam’ı”, TRT 1’de bundan birkaç sene önce oynayan bir TV Dizisi olarak tanır. Çok da başarılı bir TV dizisiydi. Memleketimiz Kahramanmaraş’ın yedi ünlü Şair ve Yazarının hayatının konu edildiği bir dizidir bu.

Kahramanmaraş şiir ve şair toprağıdır. Kahramanmaraş Yedi Güzel Adam’ın memleketidir. Biliyorsunuz Yedi Güzel Adam diye bilinen (Sezai Karakoç, Nuri Pakdil, Akif İnan, Erdem Beyazıt, Alaeddin Özdenören, Rasim Özdenören ve Cahit Zarifoğlu) şair ve yazarlardan ikisi Kahramanmaraşlı değildir. Sezai Karakoç Diyarbakırlı ve Akif İnan da Urfalı olsa da, lise eğitimi ve benzeri nedenlerle yolları birgün Kahramanmaraş’ta kesişmiştir. Edebiyat ve şiir ışığını Kahramanmaraş’tan aldıklarını yazılarında belirtmişlerdir. Kahramanmaraş’ın neden şair ve şiir toprağı olduğunu bundan 10 yıl kadar önce bir mülakat gerçekleştirdiğim Rahmetli Abdurrahim Karakoç Ağabeyimize sormuştum. Üstadımız ve Hemşehrimiz Abdurrahim Karakoç bu durumu “Kahramanmaraş’ın geçmişte, özellikle 1950-1980 yılları arasındaki kültürel ve edebi canlılığına bağlayarak, geçmişte Kahramanmaraş’ta kahvehanelerde bile edebiyat konuşulduğunu, şehirde basılan onlarca edebiyat dergisi ve kitapların çeşitli platformlarda sürekli mütalaa edildiğini, işte bu tür ortamlardan dolayı şiir ve şairin geliştiği” şeklinde açıklamıştı.

Kahramanmaraş’ta yine edebi dergiler çıkartılıyor. Kahramanmaraş’ta yine edebiyatla ilgili toplantılar gerçeklerleştiriliyor. Hatta kitap fuarları ve şiir etkinlikleri de tertip ediliyor. Ancak bunlar topluma ve tabana çok da yansımıyor. Elit, seçkinci birkaç toplantı ve etkinlik olarak unutulup gidiyor. Hatta bu tür toplantıları daha çok Belediye tertip ettiği için resmi havada ve bürokratik bir görevmiş gibi algılanarak toplumda fazla yer etmiyor.Ben bunu birkaç kez bizzat müşahede ettim. Geçmiş yıllarda düzenlenen bir şiir etkinliği dolayısıyla Kahramanmaraş’taydık. Kahramanmaraş Belediyesi bizi de davet etmişti. Türkiye’nin çeşitli İllerinden gelen ünlü ve ünsüz onlarca şair 4-5 gün şehirde dolaşıp gezdi, otellerde, okullarda, çeşitli yerlerde şiir okudu. Koca şehrin bundan haberi dahi yoktu. Toplum buna çok da itibar etmemişti.

Bundan iki sene kadar önce Anakent Sağırlar Derneği’nin Tomurcuk İşitme Engelliler Derneği ile birlikte organize ettiği Kocatepe Camii Konferans Merkezinde gerçeklerleştirilen Şiir Şöleninde şiir okumak nasip olmuştu. O şiir şöleninde şiir okumadan önce, “her beş Maraşlıdan altısı şairdir” diye gür sesle haykırmıştım. Bu sözü söylediğimde Kocatepe Camii Konferans Merkezinde bir alkış tufanı koptu. Memleketimizin şiir ve şair toprağı olduğu o salonda ve bir kez daha bir şiir şöleninde, Ülkemizin dört bir yanından gelen izleyici kitlesi tarafından teyid edildi.

Gerçekten de, bazen başka memleketlerin insanlarıyla Ankara’da ya da başka yerlerde bir araya gelerek hasbihal ediyoruz. O sohbetlerde söz dönüp dolaşıp Kahramanmaraş’a geldiğinde insanlarımız Kahramanmaraş’ta neden çok şair yetiştiğini merak ediyorlar ve Kahramanmaraş’ın şair yatağı olduğunu ve şiirin memleketi olduğunu belirtiyorlar.

Kahramanmaraş’ta şair denilince benim aklıma önce Karacaoğlan ve Necip Fazıl Kısakürek geliyor. Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi tarafından bir kültür hizmeti olarak gerçekleştirilen bir kitabın ismi de zaten,“Karacaoğlan’dan Günümüze Kahramanmaraşlı Şairler.” Kitap 2015 yılında Mayıs ayı içerisinde çıktı ve Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürlüğünce dağıtılmaktadır.

Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi edebiyata, sanata ve şiire önem vermektedir. Vermesi de çok tabidir. Çünkü Kahramanmaraş Yedi Güzel Adam’ın memleketidir. Çünkü Kahramanmaraş Şair yatağıdır. Çünkü Kahramanmaraş milli ve manevi değerlerin yeşerdiği ve kök saldığı Vatanımızın mümbit bir toprağıdır.

 

Bu düşüncelerle şiire, sanata ve edebiyata katkı ve destek vermek isteyen Belediyemiz “Karacaoğlan’dan Günümüze Kahramanmaraşlı Şairler” kitabını çıkartmıştır. Bu kitabın çıkartılmasında emeği geçen herkese, başta Büyükşehir Belediye Başkanımız Fatih Mehmet Erkoç olmak üzere Belediye yetkili ve görevlilerine ve kitabın editörü Ramazan Avcı Bey’e hassaten bir kez daha teşekkür ederim.

 

Kahramanmaraşlı Şairler kitabında 200 şair ve bu şairlere ait 404 şiir bulunmaktadır.  O kitapta Bizim de ismimize yer vermişler. Sağolsunlar.

 

Yukarıda da belirttiğim gibi,  Bize zaman zaman sorulan, “niye Kahramanmaraş’tan bu kadar çok şair yetişiyor ve neden Kahramanmaraş toprağı şair yatağı” sorusunun cevabını yukarıda anlatmaya çalıştım. Sanırım o cevap ismi geçen bu kitapta da gizli. O cevap da şudur: “Herşey insanda başlar, insanda biter. Bizim insanımız kültür, sanat, edebiyat ve şiirle tarihlerden beri haşir-neşir bir hayat yaşamıştır. Bir Karacaoğlan’ı ve eserlerini dinlemiştir. Bir Necip Fazıl ve eserlerini mütalaa etmiştir. Bir Cahit Zarifoğlu ve eserlerini okumuştur. Bir Nuri Pakdil ve eserlerini düşünmüştür. Bir Aşık Mahzuni ile kendinden geçmiştir. Bir Abdurrahim Karakoç ile coşmuştur. Hepsinde kendine ait birşeyler bulmuştur. Bir Nuri Pakdil’i anlamaya çalışmıştır. Bir Erdem Beyazıt’ı anlamaya çalışmıştır. Neticede Kahramanmaraş’tan edebiyat ve şiir alanında kabiliyetler yetişmesinin nedeni, tamamen yakın bir etkileşim ve aynı çevrede bulunmayla ilgili bir durumdur.

 

İnsanlar bulundukları ortamdan etkilenirler. Kahramanmaraşlı hemşehrilerimiz de (ve özellikle geçlerimiz de) şiir, edebiyat ve sanat ortamında bulundukları oranda, etkilenirler ve bu alana ilgi duyarlar.Kahramanmaraşlı Şairler Kitabı ve benzeri eserlerin çıkartılması, ileride yeni şair ve edebiyatçıların yetişmesine ve gençlerimizin ilgi duymasına elbette yol açacaktır.

 

Mesela, kendimden örnek vermek gerekirse, ben çocukluğumda şair ve ozanların kahvelerde türkü söylemesi ve şiir okumasından çok hoşlanmış ve o şairlere imrenmiş birisiyim. O tür meclislerde şair ve yazarları dinlemek çok hoşuma giderdi. Mesela, çocukluğumda, elinde birkaç kağıt parçasıyla destan türü şiirleri bağıra-çağıra okumak suretiyle sokağımızdan geçen kişileri dahi merakla dinler, o destanın yazılı olduğu kağıdı satın alır da okurduk. Destan derken de, her türlü ilginç olay destana konu olabiliyordu. İlla da kahramanlık destanı olması gerekmiyordu. Mesela, genç yaşta vefat eden bir gelin hakkında, trafik kazasında vefat edenler hakkında dahi destanlar yazılı kağıtları okuduğumu hatırlıyorum. Bütün bu hususlar insanı edebiyat ve şiir alanına doğru çekmektedir. İnsanın içinde de bir ışık ve kıvılcım var ise, edebiyat ve sanat alanındaki faaliyetler ışığın ferinin daha da parlamasına ve kıvılcımın alev almasına neden oluyor.

 

Bu duygu ve düşüncelerle yoğrularak Biz de elhamdülillah 3 şiir kitabı ve 1 fikir kitabı olmak üzere 4 kitap yayınladık. Ve yayınlanmayı bekleyen 3 kitabım da hazır. Bunları ve başka kitapları da yayınlamak inşallah kısmet olur.

2016 yılı Kasım ayı içerisinde Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesinin tertip ettiği Kitap Fuarında okurlarımla buluşmuştum.  İlk iki kitabı“Girdaptaki Çiçek” ve “Daha Vakit Varken” ismiyle yayınlanmıştı. Birincisi 2016, ikincisi 2012 yılında okurlarla buluştu. 2016 yılında 2 kitap daha neşrettik. Yeni kitaplarımın isimleri “Söz Harmanı” ve “Kendini Bil/Kendini Bul”.

Kitaplarımda anlatmak istediğim mesaj şudur: “Tek kanatlı kuş uçmaz”maneviyat olmadan maddiyat işe yaramaz. “İnsanın en büyük düşmanı kendi içerisindedir. İnsanın en büyük düşmanı nefsidir.”  O düşmanın farkına varmayan ve onu dost sanan aldanmıştır.

Şu sözleri can kulağıyla dinleyin:

“Pehlivana gerek ki, ilk nefsini yene.

Âlime gerek ki, önce kendini bile.

Seyyaha gerek ki, evvel kâlbine gide.”

 

Kahramanmaraş şair yatağıdır ve şiir memleketidir ve ilçeleri de bu sözün dahilindedir. Kahramanmaraş’ın ilçelerinden de birçok şair ve yazar yetişmiştir ve yetişmeye devam etmektedir. Abdurrahim Karakoç Elbistan’lıdır. Ozan Hilmi Şahballı Türkoğlu’ludur. Aşık Mahzuni Şerif Afşin’lidir. İlçemiz Pazarcık’tan da birçok şair yazar yetişmiştir ve inşallah daha da yetişecektir.  Bu hemşehrilerimizin isimlerine bundan 5-6 ay önce yayınladığımız bir yazı dizisinde Pazarcık Havadis Gazetesinde yer vermiştik. Şimdi tekraren yer vermek gerekirse; Halil Arık, Arafat Arık, Ünal Arık,  Kul Ahmet, Atilla Şanlıdağ, Mecit Şanlıdağ, Mehmet Sertpolat, Hüseyin Haskaya, Mahmut Haskaya. Elbette isimler bunlardan ibaret değildir. Daha da birçok şair ve yazarımız mevcuttur.

Yazımın sonunda Necip Fazıl Kısakürek ve Karacaoğlan’dan şiirlere yer vermek istiyorum:

UTANSIN

Tohum saç, bitmezse toprak utansın!
Hedefe varmayan mızrak utansın!

Hey gidi küheylan, koşmana bak sen!
Çatlarsan, doğuran kısrak utansın!

Eski çınar şimdi noel ağacı;
Dallarda iğreti yaprak utansın!

Ustada kalırsa bu öksüz yapı,
Onu sürdürmeyen çırak utansın!

Ölümden ilerde varış dediğin,
Geride ne varsa bırak utansın!

Ey binbir tanede solmayan tek renk;
Bayraklaşamıyorsan bayrak utansın!

Necip Fazıl Kısakürek

NASİHAT

Dinle sana bir nasihat edeyim
Hatırdan gönülden geçici olma
Yiğidin başına bir iş gelirse
Onu yad ellere açıcı olma

Mecliste arif ol kelamı dinle
El iki söylerse sen birin söyle
Elinden geçtikçe iyilik eyle
Hatıra dokunup yıkıcı olma

El ariftir yoklar senin bendini
Dağıtırlar tuzağını fendini
Alçaklarda otur gözet kendini
Katı yükseklerden uçucu olma

Karac’oglan söyler sözün başarır
Aşkın deryasını boydan aşırır
Seni hep küçük düşürür
Kötülerle konup göçücü olma

Karacaoğlan

 Evet bir yazı dizimizin daha sonuna vardık. Yüce Rabbim (cc) hayırlı ve uğurlu eserler bırakıp da alnının akıyla, huzur içerisinde ahirete göçenlerden eylesin. Rabbim Bizlere hayatın gerçek manasını idrak etmeyi nasip eylesin. Yaşıyoruz ve yaşadığımız şey, hayat ile memat (ölüm) arasındaki vakittir. Bu vakit yaşanıp bittikçe, hayal – meyal kalır. Yani biz yaşadıkça yaşadıklarımız hayal-meyal kalır. Ve bu hayal-meyal arasında değişmeyen tek gerçek, ölümdür.

 

Bu duygularla geçen gün şu sözleri terennüm eyledim:

 

YAŞIYORUZ

 

Hayat ile memat arasında, hayal meyal yaşıyoruz.
Dünya koskoca bir yalan, ölüme meyyal yaşıyoruz.

 

Hayat ile memat arasında, hayal meyal yaşıyoruz.
Tükeniyor sayılı nefesler, an be an zeval yaşıyoruz.

 

Hayat ile memat arasında, hayal meyal yaşıyoruz.
İnişli çıkışlı bu Dünya, bir zehir, bir bal yaşıyoruz.

 

Hayat ile memat arasında, hayal meyal yaşıyoruz.

Bazen neşe, sevinç, bazen hüzün melal yaşıyoruz.

 

Hayat ile memat arasında, hayal meyal yaşıyoruz.
Rabbimize hamdolsun, kendimizce bir hal yaşıyoruz.

 

Vesselam.

 

Ahmet SANDAL