KUTSAL DOĞUM
De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah bağışlayan ve esirgeyendir. Ali İmran 31
Aşk ile yanan yürekler adedince,
Yağmurlardan düşen damlalar sayısınca
Selam sana Ey Resul…
Öncelikle belirteyim ki; Bu haftaki yazımda, Size beğeneceğiniz şeyler söylemeye değil, Beğenseniz de beğenmezseniz de hakikatleri anlatmaya çalışacağım.
Üç aylara girdiğimiz şu günlerde; Mübarek gün ve gecelerden biri olarak addedilen Regaip Kandili ve Kutlu Doğum kutlamalarına değinmek istiyorum.
Peygamberimizin, Ashabının ve Tabiinin hayatlarında olmayan ve sonrasında da İslam Âlimlerince bidat görülen bu geceleri, İslami imiş gibi geleneğe dönüştürerek;
Dini, Hayatımızda birkaç geceye sığdırmaya çalışanların maksat ve zihniyetlerini bilmek,
Dine kutsiyetler atfederek, hurafeler sokma gayretini taşıyanları bilmek ve Bir Zümreyi, Bir dini, bir Şahsı yüceltme adına bunları yarıştırarak ilahlaştırma çaba ve gayretine gidenleri görmek ve niyetlerini okumak için zeki ve uyanık olmaya gerekte yoktur.
Fazilet ve Adalet Timsali O, bir geceye sığdırmaya çalıştığınız eşsiz şahsiyet önderi Peygamberimiz bir hadisinde şöyle buyuruyor;
”Amellerin en faziletlisi, Allah için sevmek ve Allah için buğzetmektir.”
Bu hadis-İ Şerif Işığında Allah için sevmeye maide süresi 55. Ayetiyle devam edelim.
“Sizin dostunuz ancak Allah, Resulü, Rüku’ ediciler olarak namaz kılan ve zekatı veren müminlerdir.”
Rahmet olarak O’nu bizlere gönderen Allah’ın;
” Sen pek büyük bir ahlak üzeresin.”
“Öyleyse emrolunduğun gibi dosdoğru ol”
“Allah’ın Elçisi sizin için güzel bir örnektir”
“Göğsünü açıp genişlettiğimiz, belini büken yükü hafiflettiğimiz ve şanını yücelttiğimiz”
“Size ayetlerimizi okuyacak, sizi arındıracak, size Kitap ve hikmeti öğretecek.”
“içinizden, sıkıntıya düşmeniz O’nun gücüne giden, size pek düşkün, müminlere şefkatli ve esirgeyici olan bir elçi” diye övdüğü Yürüyen Kur’an gerçeğiydi peygamberimiz..
“Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim”
“Bana adaletle davranmam emrolundu.”
“Ben de sizin gibi ölümlü bir insanım. Tanrınızın bir Tek Tanrı olduğu vahyolundu bana. Öyleyse, artık her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, dürüst ve erdemli davranışlar (Salih Amel) ortaya koysun.”
“Eğer ben sapacak olsam, artık kendi nefsim aleyhine sapmış olurum; eğer hidayeti bulacak olsam, bu da Rabbimin bana vahyetmekte olduğu (Kur’an) sayesindedir.” diyen mütevazı bir Resulüm, bir nebim, bir Muhammedim var…
“Ben, Allah’ın elçilerinin ilki değilim ve ben, bana ve size ne olacağını bilemem, sadece bana vahyolunana uyuyorum çünkü ben sadece açık bir uyarıcıyım”
“Rabbine özgü kullukta hiç kimseyi, hiçbirşeyi O’na ortak koşmayın!” diye çabalayan bir Resül
“Size Allah’ın hazineleri yanımdadır demiyorum, gaybı da bilmiyorum ve ben size bir meleğim de demiyorum. Ben, bana vahyedilen (Kur’an) den başkasına uymam.” diyen bir Nebim var…
“Ve böylece kendi emrimizden sana kalplere canlılık veren bir ruh (kitap) vahyettik. Oysa sen, daha önceleri kitap nedir, imân nedir, bilmezdin. Ama biz onu kullarımızdan dilediğimizi doğru yola iletmek için bir nûr kıldık ve sen gerçekten dosdoğru yola çağırıyorsun.”
Hitabına muhattap bir Muhammedim var.
Ne diyeyim bilmiyorum ki; Zahiri ve bedeni her ne kadar görmediysek te;
O’nu Kitabımız Kur’an’da Ahlakıyla bildiğimiz ve Ruhani olarak gördüğümüz, canımızdan çok sevdiğimiz bir Peygamberimiz var.
Bütün kâinat seni anlamaya muhtaç ve aşkına açken şu ölümlü dünyada ki fani ben;
Ne zaman bir gül açsa bahçemde,
Aklımdan hiç çıkmayan, çıkamayan, çıkmasını hiç istemediğim sevdan düşer aklıma.
Sevgin kaynar yüreğimde..
Sevginin aşka dönüşen sensizliğin hasretinde, Göz, gözyaşı akıtır gönüle, gönülden kalbe…
Bu sevdaydı gönlüme hasreti anlatamayan. Ruhuma bedenden bir enkaz yığını bırakan
Bir çocuğu büyütmek gibiydi seni sevmek.
Tıpkı Kördüğüm gibi…