İRADENİZ NERDE

Neden böyle bir başlık atma ihtiyacı duydum? Geçenlerde istemeyerek de olsa müdahil olduğum bir olayı sizinle paylaşmak istiyorum. İşe çıkmıştım, bir müşterimin istediği malları götürüp hesabını yazmak üzere dükkândaki kürsüye oturdum. Başladım hesabını yazmaya, o sırada -ismini veremeyeceğim- ülke genelinde bir hayli büyük bir camianın o şehir için üçüncü ya da dördüncü sıradadaki sorumlularından bir şahıs işyeri sahibine kaderden bahsediyor. Fakat ağzından çıkanı kulağı duymuyor derler ya, işte öyle.. Dayanamadım ve bu zata; ‘Hacı abi, güzel konuşuyorsunuz ama benim kafama bir kaç soru takıldı, sorabilir miyim?’ diye izin istedim. O’da biraz gerilerek, sor dedi. Ben de; ‘Bu yaşadığınız hayatı sizmi tercih ettiniz yoksa Allah’mı yazdı?’ sorusunu yönettim. Değerli kardeşlerim bu soruyu size de sormuş olayım. Burada biraz düşünmenizi istirham edeceğim! Zat kendinden emin bir şekilde hemen cevap verdi ve ‘Elbette ki Allah yazdı.’ dedi. Tabi ben bu cevap karşısında hemen söze müdahale ederek; ‘Hacı abi bu cevap tatmin edici bir cevap olmadı. Sen diyorsun ki Allah bana bir rol yazdı, bu rolün içinde iyi de var kötü de var, hak da var batıl da var, sevap da var günah da var. Ve ben bana yazılmış olan bu rolü oynuyorum, bu rol üzere ölüp gideceğim. Allah’ta beni kendisinin yazdığı ve benim oynadığım bu rolden dolayı hesaba çekecek. Ona göre hakettiği yere gönderecek diyorsun. Doğru mu?’ dedim. ‘Evet.’ dedi. Ben burada tekrar söze girip dedim ki; ‘Sen aynı zamanda diyorsun ki; hırsıza bu rol yazıldı, ayyaşa bu rol yazıldı, yani -afedersiniz- arsıza, namussuza, vücudunu satana, ona vesile olana, vesaire iyi ya da kötü, aklınıza ne gelirse, herkesin rolü belli diyorsun. Oysa ki Allah gönderdiği vahiyde şöyle buyuruyor: “Başınıza gelen her musibet, kendi ellerinizle yaptıklarınızın sonucudur; üstelik O bir çoğunu da affetmektedir.” (Şûrâ 30,) “Ve Biz, her bir insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık. Nitekim Kıyamet Günü onun önüne, (dünyada yapıp ettiği) her şeyi kayıtlı bulacağı bir sicil koyacak (ve diyeceğiz ki)…” (İsrâ 13) Bu ayetler hakkında ne düşünüyorsun?’ diye sordum. Ne oldu biliyor musunuz? Bana ‘Sen Hızırsın.’dedi. (Hızırın manası ya da Türkçe karşılığı, gittiği yeri yeşillendiren yani imar eden, demektir.) Ardından ‘Ben hiç bu ayetleri okumadım aslında okudum ama manasına bakmadım.’ dedi.

Neden biliyor musunuz dostlar? Biz ne anlarız ki ayetlerden? Hele birde ön yargı varsa; biz Kuran’ı anlamayız, onu ancak birileri anlar ve bize anlatır algısı varsa Allah yardım eylesin. Ama -elhamdülillah- bu algı yavaş yavaş yıkılıyor. İnşallah önümüzdeki yıllar iman edenlerin yılları olacak. Nerden biliyorsun derseniz, tarihten biliyorum. Çünkü tarih tekerrürden ibarettir. Müslümanlar ne zaman Kuran’ı hayatlarına koymuşlar ve ne zaman Kuran’ı başucu kitabı yapmışlarsa o gün ilerlemişlerdir.

Rabbim okuduklarımızı anlamayı, anladıklarımızı hayata aktarmayı nasip etsin. Allah’a emanet olun.

Muhittin KANDIRMAZ