İmam Hüseyin’in 2
İmam Hüseyin’in yola çıkışı ve yaşadıklarını geçen hafta ifade etmiştik. Kufe yolculuğu ile devam edelim..
Hz. Hüseyin’in Kûfe yolculuğu sürerken, gelen haberler hiç de iyi değildi. Müslim b. Akil`in şehid edildiği haberi bile kendisine ulaştığında artık geri dönmek mümkün değildi. Yol esnasında pek çok kişi Kûfe`ye gitmemesini, mutlaka geri dönmesi gerektiğini söylemişlerdi. Bütün bu olumsuzluklara rağmen, Hz. Hüseyin büyük bir kararlılıkla Kûfe`ye doğru yol almaya devam ediyordu. Bu arada kendisi için tuzaklar kuruldu. Gelişen olumsuz olaylar nedeniyle, Hz. Hüseyin beraberindekilere “Dileyen dönebilir, ben sizi yanımda zorla götürmek istemem” demişti. Ama hiç bir kimse ondan ayrılmadı (Zehebî- A`lâmü`n-Nübelâ, 111, 201-202). Hz. Hüseyin, Hurr b. Yezid et-Temimî`nin kumandası altındaki bin kişilik Kûfe süvârî birliği ile karşılaştı. Hurr b. Yezid, Ubeydullah b. Ziyâd`ın emrine uygun olarak hareket ediyordu. Hurr, Ubeydullah`ın emri gereğince Hz. Hüseyin`i Kerbelâ`ya doğru sürükledi. Ubeydullah b. Ziyad olayın ciddiyetini fevkalade kavramıştı. O sırada Merv valiliğine tayin edilmiş bulunan Ömer b. Sa`d Kûfe`de hazırlıklarını yapıyordu. Ancak Ubeydullah; Ömer b. Sa`d`ı Hz. Hüseyin`e karşı kullanmak istedi ve hemen ona emir vererek ordusuyla beraber Kerbelâ`ya gelmesini istedi. Ömer b. Sa`d, Hz. Hüseyin`in karşısına çıkmak istemiyordu. Bu durumu anlayan İbn Ziyad: “eğer, onunla çarpışmaya gitmeyecek olursan, seni Merv valiliğinden azleder, evini yıkar, boynunu vururum” (Zehebî aynı yer) diyordu.
Durum giderek vahimleşiyordu. Hz. Hüseyin bu durumun önüne geçmek ve kanların akıtılmasına meydan vermemek amacıyla Ömer b. Sa`d`a şu teklifleri yapmıştı: “Ey Ömer! Şu üç teklifimden birini kabul ediniz; Bırakınız da ben, cihad etmek üzere, hudut boylarına gideyim. Yahut Yezid`in yanına varıp kendisiyle görüşeyim. Yahut dönüp Medine`ye gideyim” (Zehebî, A`lâmü`n-Nübela, 111, 208-209). Ama İbn Ziyâd bu teklifleri asla kabul etmiyor ve Hz. Hüseyin`i artık bırakmak istemiyordu.
Ömer b. Sa`d ise Hz. Hüseyin`e karşı her hangi bir saldırıda bulunmuyor ve günler böyle geçip gidiyordu. Ubeydullah b. Ziyâd, son emrini verdi. Ömer b. Sa`d`a yazdığı son emrinde şöyle diyordu: “Ben seni, Hüseyin`le günler geçiresin, onun selâmet ve bekâsını dileyesin ve benim katımda onun şefâatçısı, kayırıcısı olasın diye göndermedim. Ona ve adamlarına hemen teklif et; hükmüme boyun eğsinler. Eğer, sana teslim olurlarsa, onu ve etrafındakileri bana gönder. Şayet kabule yanaşmazlarsa üzerlerine yürü. Çünkü, o asi ve şakidir.”
Bu emirden sonra Hz. Hüseyin`e saldırılar başladı. Hz. Hüseyin`in yanındaki bir avuç mücahid ve Ehl-i beytten hanım ve çocuklar binlerce askerden oluşan orduya karşı büyük bir direnç gösteriyor ve bir bir şehadet şerbetini içiyorlardı. En son Hz. Hüseyin kahramanca savaştı ve almış olduğu otuzüç mızrak ve otuzdört kılıç yarasıyla bedeni toprağa yığılırken, ruhu şehidlerin ruhlarına karışıyordu.
Kerbelâ`da Hz. Hüseyin`in akrabalarından yetmiş iki kişi şehit düştü. Adeta Ehl-i Beyt, tümden imha edilmek istenmişti. Küfelilerden de seksen sekiz kişi ölmüştü. Hz. Hüseyin, Hicrî altmış birinci yılın on Muharreminde şehit olmuştu. Şehid düştüğünde elli yedi yaşında idi.
İmam Hüseyin zulme baş kaldırarak otoriteye boyun eğmemiş bilakis sizden olan otoriteye itaat edileceğini bizlere canı pahasına göstermiştir.
Allah şehadetini kabul etsin. Selam, dua ve dua talebiyle