HANİ SÖZ VERMİŞTİK..
Bu hafta; ruhi haliyemi tesiri altında bırakan ve beni başka alemlere götüren bu şiiri
“Nefsi için istediğini kardeşi için istemedikçe iman etmiş sayılmazsınız” düsturunca
sizlerlepaylaşmak istedim.
Beğeneceğinizi ümit ederek….
Buyrun!
Hani! Söz vermiştik Alêm-i Ervahta.
‘Belâ’ demiştik ‘Elestübirabbiküm’ suâline.
Yaratıcı, rızık verici ve yegane kanun koyucu olarak, Allah’tan başka ilâh,
Önder olarak ta O’nun Resul’ünden başkasını tanımayacaktık.
Hani! Söz vermiştik Erkam’ın evinde.
Hangi şart ve ortamda olursa olsun,
İ’lâ-yıKelimetullahmisyonunu yürütecek,
Musibetlerden yılmayacak,
hiçbir tehditten korkmayacak,
Gerekirse ölümlerin en güzeline talip
olacaktık.
Hani! Söz vermiştik Akabe Tepesinde.
Doğru olan her şeyde Resul’e itaat edecektik.
Rabbani davayı elden ele, gönülden gönüle,
Balçıkla sıvanmayan Hakikat Güneşini,
Cihatsız ve şehâdetsiz bırakarak lekelemeyecektik.
Hani! Söz vemiştik Medine’de.
Dünya kardeşliğinin en güzel teşekkül etmeye başladığı Medine’de.
Kıyamete kadar, tüm müslümanlar kardeş olacaktı
Ve bizler, ve bizler…
‘Muhakkak ki müminler kardeştir.’ Ferman-ı İlâhisine gönülden bağlanacak,
Vücudun azâları gibi birbirimizin derdi ile dertlenip, sevinçlerimize ortak olacak,
‘Komşusu açken tok yatan bizden değildir.’ düsturuna,
Evrensel komşuluk bildirisine, kardeşliğin en ateşi olarak bakacaktık
Hani! Söz vermiştik Rıdvan’da.
Başımızı tutamayan ellerimizi kökünden kurutacaktık.
Nemlenmemiş bir gözü, yara almamış, çile çekmemiş bir bedeni,
Mevlâya sunmayacaktık.
Mücadelesiz ve vuslata özlemsiz geçen bir günü, yaşanmamış kabul edip,
Doğarken nişanlandığımız ölümle,
Cihad masasında, şehâdet gömleğini giyerek,
Nikâhlanacağımız günün hasreti ile yanıp tutuşacaktık
Hani söz vermiştik..!
Ayaklarımızı vura vura Mekke’ye girerken,
Dinime, namusuma göz diken zalimler tekrar işbaşına gelirse,
Mukaddes beldelere ebreheler tekrar saldırırsa,
Biz de kanatlanıp uçacak,
Mevlamızınebâbil kuşları olmaya talip olacaktık
Hani! Söz vermiştik Veda Haccı’ndaResulullah’a.
Cahiliye adetlerini bir daha diriltmemek üzere kökünden kurutacaktık.
Miras bırakılan emanetlere sımsıkı sarılacak,
Ahkâm-ı Kur’âniyeyi tüm dünyaya hâkim kılacaktık
Ahde vefâ gösteremedik Allah’ım.
Zihinlerdeki hatırasını çoktan silmiştik.
Şehâdet mi…?
Çok uzaktı bizden, tanımıyorduk onu.
Sözlüklerimizden bile çıkarmıştık.
Çile çekmeye yanaşmadık.
Öyle eğildik, öyle eğildik ki…
Doğrulacak ne bir belimiz, kaldıracak ne bir başımız kaldı.
Utanıyoruz. Allah’ım
Nemlenmemiş bir gözle, yara almamış bir bedenle huzuruna varmaya utanıyoruz.
Ahde vefâ gösteremedik Allah’ım.
Bunu biliyoruz…
Ama şunu da biliyoruz ki…
Rahmet deryanda ufacık bir damlayız.
Yüzümüz yerde ama..!
Affet Allah’ım!.
(alıntı)