GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE PAZARCIK’TA BAKKAL, MANAV VE KASAPLAR
Pazarcık Havadis Gazetesi’nde bu hafta, “Pazarcık’ta İz Bırakmış Şahsiyetler ve Manevi Değerlerimiz” yazı dizisi çerçevesinde, İlçemizde geçmişten bugüne Bakkal, Manav ve Kasap olarak hizmet eden esnafımız tanıtılacaktır. Bilindiği üzere, 4 aydan beridir devam eden bu yazı dizisinde, ilçemizdeki aileleri ve sülaleleri tek tek sıraladık ve isimlerini belirttik. Alim ve Hocalarımızdan Pazarcık’ta görev yaşamış ya da İlçemizden yetişmiş Değerlerimizden bahsettik. Hemşehrilerimizden ressam ve şoförler cemiyeti eski başkanıyla röportaj gerçekleştirdik. Şoförler, Terziler, Berberler, Lokantacılar, Kebapçılar, Pastaneciler, Fırıncılar, Avukatlar, Mali Müşavirler, Arzuhalciler, Doktorlar, Diş Doktorları ve Veterinerleri tanıttık. Bu hafta inşallah, İlçemizdeki Bakkalları, Manavları ve Kasapları isimleriyle ve anılarıyla geçmişten bugüne hatırlatmaya çalışacağız. Gerçi diyeceksiniz ki, “Bakkal mı kaldı, manav mı kaldı? Her tarafı süpermarketler sardı.” Haklısınız. Eskiden “Bakkal denildiğinde, mahallenin sakinleriyle adeta dost olmuş, komşu olmuş ve aileden biri gibi bilinen insanlar akla gelirdi. Şimdi, artık ilçelerde bile, hatta köylerde bile süpermarketler çoğaldı, büyük Alış Veriş Merkezleri (AVM’ler) açıldı ve Bakkallar, Manavlar, sanki tarihe karıştılar. Hatta Kasaplar da azalmaya başladılar. Et, süt, peynir, zeytin, patates, patlıcan, bulgur, makarna, ne ararsan hepsi de marketlerde var. Marketlerde bunlar var da, elbette Bakkalların, Manavları, Kasapların yerleri ayrı. Büyük marketlerde aldığımız ürünler belki Bakkallara, Manavlara ve Kasaplara göre fiyat bakımından biraz daha ucuz olabilir. Ancak, büyük marketler alışverişi ve tüketim çılgınlığını daha da artırıyor. İnsan böyle yerlerde, cafcaflı raflara, market içerisinde geniş geniş dolaştıran fiyakalı reyonlara ve başka tüketim tuzaklarına kapılarak ihtiyacı olmayan ürünleri dahi alacak şekilde sanki büyüleniyor. “Süpermarketler birçok yönleriyle tüketiciler için birer tuzaktır.” Bakkalarda samimiyet ve dostluk vardır. Bu hususu böylece belirttikten sonra gelelim, İlçemizde geçmişten günümüze Bakkal, Manav ve Kasap esnafının isimlerini sıralamaya.
Tabi, her hafta olduğu gibi, geçen haftadan yani “Doktorlar, Diş Doktorları ve Veterinerler’den isimlerini unuttuğumuz” kişileri bu yazının başında hatırlayalım: “Veteriner Ömer Arık, Doktor Ertuğrul Arık, Doktor Hasan Karadağ, Doktor Hasan Madak, Doktor Mehmet Donat, Doktor Ali Teke, Doktor Lütfiye Pirbudak, Diş Doktoru Mehmet Şaşkara, Doktor Ethem Sınır, Doktor Süleyman Altunatmaz, Doktor Serdar Sulutay, Doktor Sıtkı Akınbingöl, Doktor Salman Kocakgol, Doktor Ahmet Çelebi (2 Ahmet Çelebi var, birincisinin ismini geçen hafta belirtmiştik).”
Bu isimleri bu hafta böylece hatırlattıktan sonra “ya Bismillah” diyerek başlayalım. (Özellikle Bakkal sayısı çok fazla olduğu için hepsini yazmamız ve hepsini hatırlamamız mümkün değil. Bunu özellikle belirtelim.)
Pazarcık’ta geçmişten günümüze Bakkallar, Manavlar ve Kasaplar başlığı altında isimleri aklımıza geldiğince sıralayalım:
Pazarcık’ta eski Bakkallar denildiğinde mahallemizin en eski iki bakkalı Mıstıllı Emmi (Mustafa Yaprak ve Nacarlı Ali Emmi (Çocukluk arkadaşım Hanifi’nin Babası) aklıma geliyor. Bir de Arıkoğlu Apartmanı altında Bakkal Hacı Emmi aklıma geliyor. Çarşıda ve mahallelerde eski Bakkallardan Bakkal Bahri Güvenç, Bakkal Küçük Mehmet Erdoğan, Bakkal Süleyman Ekizek (Sülo), Bakkal Necati Özkan, Bakkal Cigerim Duran (Güreşci), Bakkal Ökkeş Nevzat, Bakkal Muharrem Özkan (Tırık), Bakkal Muso (Azapoğlu), Bakkal Mehmet Çelebi (Karaca), Bakkal Ahmet Çelebi, Bakkal Duran Çavuş (Karakız) , Bakkal İzzettin Atasoy, Bakkal Yusuf Göksel, Bakkal Ahmet Eskigün, Bakkal Mehmet Eskigün, Bakkal Ali Mitil, Bakkal Vakkas Büyüköz, Bakkal Cuma Aygördü, Bakkal Ökkeş Arık, Bakkal Yusuf Sabır (Şişko Yusuf), Bakkal Mehmet Aktar, Bakkal Memiş Estelik, Bakkal Mehmet Çelebi (Doktor Selahattin Çelebi’nin Babası), Ali Arık (Toso Ali, Öğretmen Arafat Arık’ın Babası), Bakkal İsmail Gizlenci (Topal ismail), Mamo Emmi (Mehmet Gözlügöl, Camiin tam arkasında 1. Caddede Bakkal), Bakkal Süleyman Nevzat, Kemal Özkan (Semerci Kemal), Bakkal Mehmet Oyman (Gutto, daha sonra manav olarak da dükkan çalıştırdı), Bakkal İsmail Çağsar (Manav olarak da dükkan çalıştırdı), Bakkal Aziz Çetiner, Bakkal Yusuf Uzunkodalak, Bakkal Güzel Oyman (Gozal), Bakkal Mehmet Gencer, Bakkal Mehmet Ekizek, Bakkal Bilal Demiroğlu, Bakkal Abdil Arık, Bakkal Yaşar Arık (şaşkın Bakkal, aynı zamanda manav), Bakkal Mehmet Maden, Bakkal Kozalaklar, Bakkal Hüseyin Donat, Bakkal Şaban Madensoy, Bakkal Hamit Madensoy, Bakkal Lütfü Madensoy, Yukarı Pazarcık’ta Bakkal Ahmet Arıkoğlu (Kara Ahmet), Bakkal Akif Arıkoğlu, Bakkal Hasan Demiroğlu, Bakkal Ali Madensoy, Bakkal Mehmet Göğremiş (Cengiz Topel Mahallesi Eski Muhtarı), Bakkal Mehmet Madenkuyu (Hac vazifesi için gittiği Kutsal Topraklarda vefat etti, orada defnedilidi, Allah rahmet eylesin), Bakkal Muhittin Tankişi, Bakkal Kamo (Gündeşli), Bakkal Salman Gündeşli, Bakkal Ethem Tankişi, Bakkal Hasan Erdem, Bakkal Mehmet Karadağ, Bakkal Erdogan Karadağ, Bakkal Mehmet Topal, Bakkal Mehmet Talan (Kozo), Bakkal Cuma Eskigün, Bakkal Osman Ağyar (Beşenli, eskiden manav olarak dükkan çalıştırdı), Bakkal Duran Çetiner, Bakkal Ali Çomak, Bakkal Garip Mengücek, Bakkal Coşkun Mengücek, Bakkal Hüseyin Kırışıkoğlu, Bakkal Süleyman Sarıoğlu, Bakkal Vakkas Bozancır (Oğulları Cafer ve Lütfi işletirlerdi), Bakkal Hüseyin (Cengiz Topel Mahallesinde), Bakkal Karro (Uzunkodalak) , Bakkal Bilo, Bakkal Vakkas Tanrıverdi, Bakkal Hüseyin Madenkuyu, Bakkal Topyürek (Cio), Bakkal İbrahim Topal, Bakkal Ali Tunçgül, Bakkal Mehmet Doldur, Bakkal Şıho İşçimen, Bakkal Şıho Kurtal, Bilal Bakkal Memis Estelik, Bakkal Osso, Bakkal Seydo, Bakkal Haci Ali Çiftepala, Bakkal Cuma Çiftepala, Bakkal Bazo Mehmet Çiftepala, Bakkal Ahmet Buyrukcan, (Muhtar), Bakkal Mesut Ganidağlı (Ceylan Büfe), Bakkal Vakkas (Suvakçı Vakkas, bizim eve en yakın bakkal), Bakkal Ali Çınarkuyu (bizim eve en yakın bakkal bir zamanlar Ali Abi’nin bu bakkalı idi, şimdi o dükkan yıkıldı, apartmana gitti), Bakkal Cuma Arık (Pazarcık Ulu Caminin girişinde.
(Not: Yukarıda ismini saydığım esnafın bazılarının dükkanının girişinde “market” yazıyor. Biz o marketleri de “Bakkal” saydık.)
Pazarcık’ta eski Manavlar denildiğinde Osman Ağyar Emmi aklıma geliyor. Eskiden Kaymakamlık binasının sol cihetinde dükkanda manav dükkanı işletirdi. Sonra Bakkal olarak da dükkan işletti. Zaten İlçemizde eskiden birçok Bakkal ya önceden, ya sonradan Manav olarak da dükkan işlettirmiştir. Bu noktada Kaymakam Halil Ulusoy aklıma geldi. Kendisi 12 Eylül 1980 darbesi olduğunda İlçemizde Kaymakam idi. Darbeden sonra Belediye Başkanı Salman Erdoğan görevinden uzaklaştırıldığında Kaymakam Halil Ulusoy aynı zamanda Belediye Başkanı olarak görevlendirildi. Kaymakam Halil Ulusoy’un bu dönemde aldığı kararlardan birisi de, “bir esnafın aynı anda hem Bakkallık ve hem de Manavlık yapamayacağına dair karardır.” Bu karardan sonra birçok esnaf bakkal dükkanında manav tezgahını kaldırmıştı. Kaymakam Halil Ulusoy’un bir icraatı da 12 Eylül darbesinden sonra dükkanların daraba ve kepenklerini aynı renge (sanırım maviye) boyattırmıştı.
Manav Osman Ağyar’dan başlamıştık. Bu isimden başlayıp eski manav isimlerini geçmişten günümüze doğru sıralayalım: Manav Yaşar Arık (Şaşkın), Manav Toso Ali, Manav Sami Ünal (Muhtar), Manav Ali Teke, Manav Sakin Emmi (Çevik), Manav Vakkas (Pazarcık Ulu Camii civarında manav), Manav İbrahim Topal, Manav Hamza İlkhan, Manav Mehmet Oyman, Manav İsmail Çağsar, Manav Hüseyin Teke, Manav Ökkeş Kısacık, Manav Budo Emmi (Aksu Sporda Futbol oynayan Faruk Kocahal’in babası), Manav Mustafa Mitil, Manav Ali Mitil,
Pazarcık’ta kasaplar deniliğinde Kasap Ato (Ali, Murat ve Adnan Tolungüç’ün Babası), Kasap Ökkeş (Mustafa, Osman, Şahin ve Alaattin Dayanıklı’nın Babası) akla gelir. Bu kasap esnaflarımızla birlikte eskilerden yenilere doğru sıralama yapacak olursak, Kasap Bayro Salman (Özkan), Kasap Hacı Yaprak (Kasap Hacı), Kasap Ahmet, Kasap Atmalı Duran, Kasap Aktar, Kasap Kalender, Kasap Tuncay Arıkoğlu, Kasap Aydın, Kasap Mustafa Erözdemir (Yeter’in Oglu), Kasap Coli, Kasap Vehe, Kasap Mustafa Dayanıklı (Mustafa Hoca bir ara kasap olarak da çalıştı), Kasap Alaattin Dayanıklı, Kasap Kalender Oyman, Kasap Hüseyin Oyman, Kasap Salman İşcan, Kasap Ali İşcan, Kasap Şıho İşcan, Kasap Musa Dizlek (İsmail Dizlek’in Babası, Kasap Yusuf Tankişi, Kasap Yakup Tankişi, Kasap Salman Yavuzatmaca, Kasap Seyitali Yavuzatmaca, Kasap Cuma Akdağ, Kasap Ali Kalemci, Kasap Ali Kalemci, Kasap Hüseyin Kalemci, Kasap Hüseyin Demiroğlu, Kasap Mehmet Demiroğlu (Köse Mehmet), Kasap Ali Askan, Kasap Salman Oruncak, Kasap İbrahim Sıdar, Kasap Yasin Öztaşkın, Kasap Evrin Deniz, Kasap Salih Oyman, Kasap Mehmet Karabıyık, Kasap Demirci (Çiftepala).
Bu isimlerle birlikte ben Kasap olmasalar da özellikle Kurban Bayramlarında Pazarcık’ta hayvan kesiminde maharetleriyle bildiğim üç-dört isme de özellikle yer vereceğim. Gazi Mehmet Baban, Ökkeş Fidan ve Sadakalardan Cuma. Allah cümlesine sağlık ve selamet versin. (Yine Kurban Bayramı yaklaşıyor. İnşaallah, 1 Eylül 2017 günü Kurban Bayramı’nı idrak edeceğiz. Yine kasapların ve hayvan kesiminde mahir olan Ustaların peşine düşeceğiz, Bayramın birinci günü. Haydi hayırlısı.)
Evet, Bakkallar, Manavlar ve Kasaplar’la ilgili yazımızın sonunda, yukarıda saydığımız esnaflardan ahrete irtihal edenlere amellerine göre rahmet diliyoruz. Hayatta olanlara da sağlık ve selamet diliyorum.
Yazımın sonunda şöyle seslenmek istedim: Ey Ahbâb, Ey Dost! Demirin ahşaba, betonun toprağa karşı zaferini izledik, günbegün, kendi yenilgimizin farkında olmadan. Eskiden şehirdeki evlerin damları topraktan, kapıları tahtadandı; tabak, çanakları da öyle. Gitgide, damlar betonlaştı, kapılar demirleşti. Ey Ahbâb, Ey Dost! Bakkalların her geçen gün süpermarketlerin saldırısı karşısında bir bir dükkanlarını kapadıklarını gözlemledik, günbegün tüketim çılgınlığı içerisinde yuvarlanırken. Günbegün samimiyetten ve dostluktan koptuk, süpermarketlerde ruhsuz ruhsuz dolaşmaya başladık. O süpermarketler ki, giriş kapısından, ta çıkış kapısında kadar samimiyet ve insaniyet namına bir şey yok. Bu sözleri söylerken, heyhat! Birden, çocukluğumun bakkal dükkanlarını hatırladım birden. Onların darabaları gözümün önüne geldi. Tahtadandı darabaları, sonra demir darabaların yaygınlaştığını gördüm. Evimizin bulunduğu sokağın başındaki tahta darabalı bakkal dükkanını gözümün önüne getiriyorum. Hemen karşıma Bakkal Mıstıllı Amca çıkıyor. Tahta darabayı sabah erken açardı, ya kısmet derdi. “Asık yüzlüydü, sert sözlüydü, ama, kimbilir ne derdi vardı.” Bakkal Mıstıllı Amca, süper marketlerin, hiper marketlerin, (adını bile zor telafuz ettiğimiz) gross marketlerin pıtrak gibi çoğaldığını iyi ki görmedi, asık suratı binbir kere katlanırdı adamcağızın. Mıstıllı Amca hayatta olsaydı, genişleyen, büyüyen şehirlere bir baktıkça, şehirde yaşayanları bir gördükçe “ah ah neler kaybetmişiz ah, vah vah neler peydâ olmuş vah” diyecekti. Maalesef, Bakkallar, Manavlar ve Kasaplar, süpermarketler, AVM’lerin saldırısı altındalar. Allah hepsine yardım eylesin.
Bakkallar, Manavlar ve Kasaplar ile ilgili bu yazıda aileme ve şahsıma ait üç hususu belirterek yazımı sonlandırıyorum.
1-Bizim de bir bakkal dükkanımız vardı. Babam evimizin yan tarafına ve caddeye vakan cihete bir küçük bir dükkan yapmış ve oraya makarna, pirinç, yağ, zeytin, peynir gibi gıda maddeleri raflara yerleştirmişti. Sene 1975 olması gerekir. Ancak, Rahmetli Annem, Babamın bakkal dükkanı işletmesine karşı çıktı. “Terazide hassas olmak zor. Başkalarının hakkı bize geçer. Ahirette hesap vermek zor” diyerek, hatta dükkandaki terazi gibi eşyaları sağa-sola fırlattı. Bu manzarayı çocuk gözümle seyrettim. Evet, Babam bakkallık işine 1 ay bile sürmeden son verdi. Hayırlısı oldu. “Bakkallar terazide hassas olsunlar. Çünkü, bu iş çok büyük mesuliyet gerektiriyor.”
2-Pazarcık’ta çocukluğumda Ben de gezici olarak sebze ve meyva satan bir çerçinin yanında çalıştım. O zamanki şartlarda hazırlanmış, basit ve üç tekerlekli tahtadan bir arabaydı. O arabayla Pazarcık’ta mahalle mahalle dolaşıp “domates, biber, patlıcan” diye bağırdığımı hatırlıyorum.
3-Pazarcık’taki kasap hali çocukluğumda en çok gittiğim ve alışveriş yaptığım bir yerdi. Rahmetli Annem, elimize para geçtiğinde ilk işi kasaptan et aldırmaktı. Benim çocukluğum fakirlikle geçti. Çünkü Babam az kazanan bir marangozdu. Az kazansak da yediğimiz yemek ve yiyeceklerimiz lezzetliydi, elhamdüliilah. Çünkü, kazandığımız parayı kasaplara verirdik. Ve kasaplardan et almak işi de bana aitti. Rahmetli Annem sığır etini sevmezdi. Kasaplar yanlışlıkla sığır eti verseler Annem fark eder ve eti iade ettirirdi. Keçi ya da koyun etinin de yağlı tarafından değil, siyah tarafından yani but ya da boyun tarafından et almaya özen gösterirdik. Bu vesile Annem’i andık. Allah rahmet eylesin.
Evet, bir yazının daha sonuna geldik. Haftaya hangi meslek erbabını tanıtacağız. “Ya kısmet” diyelim.
Yazımın sonunda yine bir isme teşekkür edeceğim. Yine Gurbetçi Kardeşimiz Hacı Göğremiş’den isimleri hatırlamada istifade ettim ve yardım aldım. Allah razı olsun.
Ahmet SANDAL