EŞEK Mİ, AT MI?
Yahudilerle Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar, birbirlerinin dostlarıdır.
İçinizden kim onları dost edinirse, o da onlardandır. Allah, düşmana dostluk etmekle nefislerine zulmedenleri hak
yoluna eriştirmez. Maide 51
Yalın halimle alıntı yaptığım yazıyla hemhalolup düşünürken gözlerim buğulandı…
Vicdan yerine nefsin, Akıl yerine mantığın yani kısacası; Allah yerine İblisin konulduğu bir dünyada; İnsana şaşkına dönmüş koyunlar demenin kifayetsiz kaldığı, hayvanlıktan öte canavarlaştığı bu zaman diliminde bir yıl daha geride kaldı.
Takvime baktım da, doldu gözlerim. Hunharca insanlığı ve hayatımızı katlettiğimiz, yok ettiğimiz bir yıl daha tükenmiş demek, koca bir yılı daha harcamışız ömürden… Hem de ne ettiğimizi bilmeden veya bilerek…
Kabir kapısı biraz daha aralandı, nefesler azaldı. Cenneti garantilemiş, cehennemden azad edilmiş gibi kendimizi pakladığımız nefsani bir duyguda, günahlarla kirlenmiş, günah bataklığında çırpınırken yani ağlarken ağlamamız gerekirken biz eğlenmeyi nerden öğrendik?
Bir yılı daha tükenince ömürden, kutlama yapılması gerektiğini kim anlattı bize?
Kimden öğrendik çam ağaçlarını kesip üzerine Hristiyan sembolleri asmayı?
Mutlu yıllar demeyi, çorap içinde hediye vermeyi kadeh tokuşturmayı kimden öğrendik?
Kim öğretti bize hayvandan aşağı tavırlarla, sarhoş zinakar bedenlerle bir gece geçirince bütün yıl mutlu olunacağını…
Rezzak olan Rabbe dua ve tevekkül etmek dururken, piyango biletinden medet ummayı kimden öğrendik?
Bizim geceleri kalkıp namaz kılan, tövbe eden, müminlerle dertlenen nur yüzlü dedelerimiz ve ninelerimiz vardı.
“Ey iman edenler! Siz eğer kâfir olanlara uyarsanız sizi gerisin geriye (küfre) çevirirler de büsbütün hüsrana uğrarsınız.” düsturunca;Annemiz, babamızda bilmezdi kâfire bezmeyi. Peki ya biz, o kan kırmızı kıyafetli, sinsi bakışlı adama Noel baba demeyi, ona muhabbet etmeyi kimden öğrendik?
Müslümançocuklar, kadınlar, yaşlılar; zalimlerin ateşi göklere ulaşan bombalarla katledilirken, biz o zalimlerin bayramlarını havai fişek patlatarak kutlamayı, mazlumların kanları üzerindeâlem yapmayı kimden öğrendik?
Secde etmek gözyaşlarıyla dua etmek, haramlardan yılandan kaçar gibi kaçmak, Rasûlullah’ın izinden gitmek, Müslümanca yaşayıp rıza-i ilahiyi kazanmak varken…
Koca koca cennet yolları dururken, cehennem deliğine girmeyi nerden öğrendik biz?
EyHristiyanların adetleriyle adetlenen;
Adı Müslüman!
Müslümanım dediği halde, Hıristiyanâlemineayak uydurmak için çaba sarf eden Kişi;
Unutmaki ;
“Allah, iman edenlerin dostudur. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Kâfirlerin velileri ise tâğûttur.O da onları aydınlıktan karanlıklara çıkarır.” Bakara 257
Sözlerimi, Ne Müslüman, ne Hristiyan dahi olamayan başıboş belirsizlere bir hitap ile bitirmek istiyorum.
At gibi boyuyla,eşek gibi yük çeken; Eşek ve At’tan meziyetli ve bu meziyetlerinden dolayı değer görenKatır bir gün gösteriş ukalalığındaAt’a özenmiş ve ona benzemek İçin kuyruğuyla, kulaklarını kısaltmış.
Onu gören babası;
“Şimdi Eşek Bile Olamadın.” demiş.
Kısaca özet bu! Gelin kulak ve kuyruktan değil, bukatır inadından vazgeçelim. Neyse…
Dua’m belli, Duyan belli, Gerisi Takdiri İlahi… Selam ve Dua ile…