DEVLET BAŞKANLIĞI SİSTEMİ VE KISIR DÖNGÜLER

Türkçesi “kısır döngü”, Osmanlıcası “fasid daire” ve İngilizcesi “vicious circle”. Üçünde de anlatılmak istenen aynıdır. “Dönülüp dolaşılıp aynı noktaya gelinen ve bir sonuç vermeyen, içinden çıkılmaz düşünce veya olaylar silsilesine” Bizim Dilimizde kısır döngü ya da fasid daire denilir.
Şimdi bu kavramları peşpeşe sıraladığıma bakıp da umutsuzluk ve karamsarlık dolu bir yazı yazacağımı sanmayın. Tam tersi, umut dolu ve tozpempe bir yazı yazacağım.
Yaşım ilerledikçe daha da umutlu mu oluyorum, yoksa inatçı mı oluyorum bilmiyorum. Eninde sonunda kısır döngülerin kırılacağına ve fasid dairelerin aşılacağına inanıyorum. Bunları güçlü şekilde murad ediyorum ve diliyorum. Zaten, bunları dilemezsem ve istemezsem umutsuzluğa düşersem, maazallah, “şeytanın oyununa gelmiş olurum ve tuzağına düşmüş olurum.” Asla ve kat’a şeytanın oyununa gelmeyecek ve tuzağına düşmeyeceğim. Tüm kısır döngülere ve bütün fasid dairelere savaş açtım. Bu savaşım ezelden ebede, evvelden ahire dek sürecektir. Elhamdülillah.
Şimdi soracaksınız hangi kısır döngülere/fasid dairelere savaş açtın? Hele bunları bir sırala.
Tabi, burada hepsini tek tek sıralamam anlamlı değil. Dört büyük fasid daireyi/kısır döngüyü söylesem kafidir. Zaten, bu dört kısır döngü/fasid daire kalksa ve yokolsa, Ülkemiz ve tüm İslam Alemi güllük gülistanlık olur.
İnşallah, bu fasid daireler/kısır döngüler tüm Dünya’da ortadan kalkar ve tüm insanlık bayram eder.
Evet, şimdi bu dört büyük kısır döngüyü/fasid daireyi sıralıyorum.
1-Toplum hayatında fakirlik ve kula kulluk bir fasid dairedir/kısır döngüdür. Kahrolsun, yokolsun.
2-Kamu yönetiminde adaletsizlik ve haksızlık bir kısır döngüdür/fasid dairedir. Lanet olsun, kahrolsun.
3-Türk ve Müslüman toplumlarda okuma alışkanlığının bir türlü yükseltilememesi bir fasid dairedir/kısır döngüdür. Cehaletin adı batsın, Allah belasını versin.
4-Türk ve Müslüman toplumlarda ihtilaf ve ayrılıklara da bir türlü çözüm bulunamaması da bir kısır döngüdür/fasid dairedir. Son bulsun ihtilaf. Yaşasın kardeşlik ve yaşasın İttihad-ı İslam.
Toplum hayatında kulla kulluk ne vakit son bulacak? Bu yoksulluk ne zaman bitecek? Bu işsizlik hangi vakit ortadan kaldırılacak? Peki, kamu yönetiminde adaletsizlik ve haksızlıkları kim durduracak ve sona erdirecek? Müslümanların ve tüm toplumumuzun kanayan yarası ve baş belası olan okuma alışkanlığımızın azlığına ne derman olacaktır? “Mü’minler kardeştir” buyuran Yüce Rabbimizin (cc) emrine uymayıp da aramızdaki ihtilafları ve ayrılıkları daha ne zaman kadar sürdüreceğiz? Ne vakit akıllanacağız biz?
Bu meselelerin bir kangren olması ve adeta bizleri umutsuzluğa sürüklemesi son iki üç asırdır en büyük problem olarak orta yerde durmaktadır. Batılılar ve Haçlılar karşısında darmadağın vaziyette olmamız, Ümmet-i Muhammed’e hiç mi hiç yakışmıyor? Ahirette ve mahşer meydanında Sevgili Peygamberimiz (asm)in yüzüne nasıl bakacağız? Hayatında ilmi, çalışkanlığı, sevgiyi, kardeşliği, azmi ve mücadeleyi esas almış ve ümmetine de bu hususta rehberlik etmiş bir Büyük Peygamberi, bir Sevgili Önderi (asm) biz nasıl kendimize rehber almadık, biz nasıl kendimize önder edinmedik. Bu büyük bir hatadır. Sevgili Peygamberimizi sözde rehber ve önder aldığımız söyledik, ancak özde tembellik ettik, özde miskinlik eyledik ve düşmanlarımızı kendimize güldürdük. Yazıklar olsun bize.
Bediüzzaman Said Nursi Üstadımız (ra) “Bizim düşmanımız cehalet, zaruret, ihtilaftır. Bu üç düşmana karşı san’at, marifet, ittifak silâhıyla cihad edeceğiz” demiştir. Dikkat edilirse, ben de yukarıda bu meseleleri tek tek sıraladım. Cehalet (okuma alışkanlığının artırılamaması), zaruret (fakirlik) ve ihtilaf (ayrılık) yanında ben ayrıca kamu yönetimindeki adaletsizlik ve haksızlıklara dikkat çektim. Üstad bu sorunlara çözüm bulmak, bu kısır döngü/fasid daireyi aşmak için, san’at (çalışmak), marifet (ilim ve irfan) ve ittifak (birlik) gereklidir diyor. Bu gerekliliklere ben de aynen iştirak ediyor ve kurtuluşumuzu adalette, san’atta, marifette ve ittifakta görüyorum.
Bu tespit ve görüşlerimden sonra sözümü güncel bir noktaya taşıyacağım ve şöyle soracağım: Şimdi, 16 Nisan’da yeni bir döneme geçmek için sandık başına gideceğiz ve referandumda “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” için oy vereceğiz. Şimdi, bu yeni model uygulamaya geçtiğinde, bu dört kısır döngünün/fasid dairenin kırılmasına ve ortadan kaldırılmasına bir faydası olacak mı? Yoksa hiçbir faydası olmayacak mı?”
Daha açık soruyorum: “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi/Devlet Başkanlığı Modeli, cehaleti, fakirliği, adaletsizliği ve ihtilafları önleyecek mi? Bu husustaki asırlardır devam eden fasid daire/kısır döngü Devlet Başkanlığı Modelinde kırılacak mı?”
Bu soruya “inşallah” diye cevap vererek, umut ve heyecan içerisinde olduğumu tekrar tekrar beyan ediyorum. Bize yeis ve umutsuzluk değil umut ve heyecan yakışır, bizlere tembellik ve miskinlik değil çalışmak ve azim yakışır. Elhamdülillah.