Şehmus TUNÇ

DELİ & MAYMUN.

Zulüm bizdense ben bizden değilim. Rachel Corrie

Maymun iştahlı delilerin cirit attığı ve daldan dala atlayıp durduğu şu dünyanın gizemli ormanlarında insanlık kendine güvenilir, sakin ve huzurlu bir yer arıyor.

Beyhude bir arayış ve çabaya rağmen bu arayışından, bir umut vazgeç(e)miyor.

Belki bulurum umuduyla arıyor ve aramaya hep devam ediyor.

Gözlerimizin önünde cereyan eden bunca yaşananlara rağmen, deyimi caiz ise, biz burnumuzun dibini görmez iken gözlerden ve gerçeklerden ırak, zihinlerimizde ürettiğimiz ve gerçekleşmesi mümkün olmayan hayallerin peşinde koşmakta ve bunları görme sevdasında, boşlukta ve şuursuzca deliler gibi ortalıkta dolanıyoruz.

Bir akıl hastanesinde deliler her teneffüste dışarı çıkarlarmış ve hepsi de bir deliğin içine bakıyorlarmış.

Bir gün doktor bahçede yürürken bunları görmüş ve doktor da merak edip deliğe bakmaya gitmiş. Tam deliğin yanına geldiği zaman deliler sıraya geç diye bağırmışlar.

Doktor sıraya geçmiş sıra ona geldiği zaman doktor eğilmiş deliğe bakmış bakmış ama bir şey görememiş.

Doktor arkasını dönmüş; “Ben bir şey göremedim.” demiş.

Bunun üzerine deli de; “Ben 40 yıldan beri bakıyorum bir şey göremiyorum.

Sen ilk bakış da mı göreceksin.” demiş

Hepimiz böyle değil miyiz?

Yalanlarla, hayatta var olmayan hayalleri görmek için bizleri oyalayanlar yüzünden bir ömrü telef etmiyor muyuz?

Değersiz ve ucuz edinimler karşılığında…

Göz müdür ki, tüm dünyayı görüyorum diye sandığın ey Ama…

Kalp gözün kör ise, o gözün gördüğü her şey de yalan…!

Değil topluma, kendi kendimize bile inandıramadığımız yalanlarımız ortaya çıkmadıkça, hepimiz çok dürüstüz…

Ama… Yalan öyle bir koku çıkarır ki; Herkes farkında… Ve rahatsız oluyor.

Yalnız sahibi rahatsız olduğu halde, bundan rahatsız olmadığını göstermeye çalışır ve kendi üretimi olan yalana, kokuya alışmaya çalışır. Ritüeller, zamanla alışkanlık yapar ve kokuyu benimser, Herkesi iğrendirdiğinin farkında olmasına rağmen… Yine de vazgeçemez yalandan.

İşte… Sistem ve sistemle entegre olanlar da; kendi kontrolü veya kendi kontrolü altında tuttuklarını, sahipleniyor ve koruyor.

Kendisi ile uyumlu olmayanları da tahkir ve mahkum etme yoluna gidiyor ne yazık ki.

En son örneği de, Saadet partisi Milletvekili Cihangir İslam’ın TBMM de, iktidarı eleştirdiği (Yalan ve kişisel suç olsa bile) konuşmasından sonra hakkında;

“Türk milletini, T. C. Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama” suçundan soruşturma geçirmesi, gösterilebilir.

Zevk veren maddelerle uyutulmuş, akıl yetisi elinden alınmış, doymak bilmeyen obura dönüşen ben… Deli Maymun…

Yine saçmalamaya devam ediyorum.

Maymun kurmuş çilingir sofrasını ormanın orta yerine, külhanbeyliği yapıyor.

O sırada zürafa oradan geçiyormuş,

Sormuş: “Vay maymun Kardeş, nasılsın?”

Maymun: “İyiyim be anam, içiyorum içiyorum aslanı dövüyorum.” demiş.

Zürafa tırsmış ve uzaklaşmış.

Derken Zebra geçmiş, o da sormuş:

“Selam maymun abi, ne var ne yok?”

“Ne olsun be gülüm, hep aynı; içiyorum içiyorum aslanı marizliyorum.”

Zebra da uzaklaşmış hemen oradan.

Bu kez köstebek, geçerken sormuş:

“Maymun ya ne haber?”

“İyilik koçum, içiyorum içiyorum, Allah ne verdiyse giydiriyorum aslana!” demiş.

Köstebek de sıvışmış. Ancak; öyle, böyle derken, olanlar aslanın kulağına gitmiş ve aslan o tarafa doğru yola koyulmuş.

Çıkmış maymunun karşısına:

“Eee… Anlat bakalım maymun efendi!

Ne var ne yok?” deyince, korkak maymun hemen kendine çeki düzen vererek yanıtlamış: “Ne olsun be abi, içiyorum içiyorum, abuk subuk konuşuyorum işte.” demiş. İşte Allah’tan başkasından korkmayan bizlerin son hali!

Ya çok akıllı deliyiz, yada korkak maymun…