DAVA ŞUURU 2

DAVA ŞUURU 2

Ahirette çok büyük bir mükâfat ya da ceza bizi beklemektedir. Kanaatimce rıza-i ilahi için yaptıklarımızın ve yapacaklarımızın neticesi olan en büyük mükâfat da bu olsa gerektir.

Hepimiz imanın ve İslam’ın bir fedaisi olmak zorundayız. Allah için bunu yapmaya mecburuz. Her davranışımızda Allah rızası esas olmalıdır.

Müminler birbirlerine karşı sıddık-ı vefiyyu olmalıdır. Yani kendi aralarında birbirlerine karşı sadakatle davranan ve vefa gösteren, kadir kıymet bilen, iyiliğe karşı nankörlük etmeyen, mümtaz şahsiyetler olmalıdır. Hazreti Ebubekir’in Hazreti Peygambere sadakatini hatırlayalım. Ayrıca Medine’ye hicretten sonra ensar ve muhacirinden olan her iki müminin kendi aralarında yardımlaşma ve dayanışma için yaptıkları kardeşlik akitlerini hatırlayıp onlardan ibret alarak, onları model kabul edip Cenabı Allah’tan hayır ve hasenat ihsan etmesi için dua edelim.

Resulullah aleyhisselam bir hadisi şeriflerinde: “Asabım yıldızlar gibidir, hangisine sarılırsanız felaha erersiniz.” buyurmuştur. Bu yüzden ashâbın, özellikle önde gelenlerinin, hayatlarını dikkatle okuyup, anlayıp, yapabildiğimiz kadarıyla onların hayat tarzlarını kendi hayatımızda tatbike çalışalım. İlim öğrenmeyi hafife almayalım. Hakiki, tam bir iman sahibi olmanın kıymetini bilelim. Bu dünya ve ahiret hayatının tehlikelerinden uzak kalarak kurtuluşa ermenin çarelerini bulalım. Öncelikle kendimizi kurtaralım, sonra çevremizde imana muhtaç, İslamiyetin ab-ı hayatına susamış, iyi niyetli insanlara da iman ve Kur’ân hakikatlerinden bahsedelim.

Yazımızı Resulullah aleyhisselam efendimizin mübarek ağızlarından çıkan mübarek bir hadisi şerif ile bitirelim; “Bir adamın seninle imana gelmesi Sahra dolusu kırmızı koyundan efdaldir. “