BİR KIYAMETTİR YAŞANAN!

Ey insanlar, Rabbinizin azabından sakının. Çünkü o saatin zelzelesi pek büyüktür.

Onu gördüğünüz gün, her emzikli kendi emzirdiğini unutacak ve her gebe kendi yükünü düşürecektir.

İnsanları da sarhoş olmuş görürsün, oysa onlar sarhoş değillerdir. Hac: 1-2

 

Hayatı ağızdan çıkmış bir küfür gören ve yaşadığı toprakları yeşertiyorum diye su yerine kanla sulayan şu toplumları gördükçe sevgiye dair umutsuzluk rüzgârına mı kapılıyorum yoksa duygularımı derinlere gömerekumutlarımı mı kaybediyorum bilemedim?

Bu duygu seli içerisinde hayatın anlamını yitirmiş ve bulmak için gerekli olan inancı zayıflamış bir halde teselli babında hayatla oyun oynuyorum. Ama bunu bile yaparken çok fazla sıkıldığım ve zorlandığım belli olan bu dertle kederlenirken ” iyi ki; büyük bir Allah’ım var”  demekle huzuru buldum.Yoksa bu gördüklerim, duyduklarım ve yaşadıklarıma yürek mi dayanır?

Beden mi dayanır? İnanın dağ bile dayanmaz!

* * *

Şu İnsanoğlu denilen varlığın yaptıkları sonucu; Gözlerin “Zillet ve dehşetten” fırladığı,

Yüreklerin gırtlağa dayanıp dilin yutkunduğu,

Kulakları patlatırcasına sağırlaştıran bunca gürültünün yaşandığı,

Kalplerin ve gözlerin yaşanan bunca inkılaplarla yıkıma uğradığı,

Yerlerin bir başka yerlere, göklerin de daha bir başka göklere dönüştüğü ve sarstıkça sarsıldığımız dünyada;

Geçenlerde yaşanan küçük bir zelzele ile sarsılarak ak saçlı ihtiyarlara dönüşen çocuklar gibi ne yapacağımızı şaşırdık.

İyi de bu deprem dediğimiz sarsıntı ne ki?

Dünya; her gün artan bunca vahşet, zulüm, fitne, fuhuş ve ahlaksızlık zelzelesi ile sarsılırken ses vermeyen insanlık; Size edilen vaat (kıyamet) muhakkak başınıza gelecektir, siz onun önüne de geçemezsiniz.  Enam 134diye vaat edilen

asıl kıyametin yanında yok mesabesinde olan bu küçücük sarsıntıdan mı dehşete düşüyor?

* * *

Rabbin emri gelip meleklerin saf saf dizildiği,

Güneşinkararıp dürüldüğü, Yıldızların silinip süpürüldüğü, Denizlerin tutuşturulduğu ve

Vahşi hayvanların bir araya toplandığı o kıyamet vakti gelmeden önce, karanlık suratların hüküm sürdüğü bu dünyada yüzümüzün akıyla rabbimizin huzuruna varma gayretine girme vaktimiz gelmedi mi daha?

Kendi ellerimizle karanlıklara gömdüğümüz,

Gökten boşalan ve oluklara sığmayan yağmur misali akıttığımız kan ve gözyaşının eksilmediği dünyamızdan insanın kaçışı nereye?Kaçış yok.

Kimsenin Ah’ının kimseye kalmadığı bu zor durumdan kurtulmak ve“Yaptıklarından ötürü; Hiç bir toplum olmasın ki, kıyamet gününden önce biz onu ya bir yıkıma uğratacağız veya onu şiddetli bir azapla azaplandıracağız.” emri ilahisine muhatap olmamak için gereken hakkı yerine getirelim.

* * *

Dilimiz ve mazeretlerimizle savunmalar yaparak Allah’ın bizi muhatap almayacağı ve temize çıkarmayacağı ve “O gün, kendi dilleri, elleri ve ayakları aleyhlerinde yaptıklarına dair şahitlikte bulunacaklardır.” denileno güruhtan olmamak için Nasrettin Hocanın dediği gibi,

Hangi kıyameti soruyorsunuz?

Nasrettin hoca,küçük- büyük diye iki ile sınırladı ama yüzlerce hatta binlerce artçı kıyamet var her gün başımıza kopan!

Lakin asıl insanlığın başına kopacak olan o büyük günden evvel; bizim ölümümüz ile gelen büyük kıyametten korkmak, buna hazır olmak lazım!

Yanı başımızda veya uzaklarda;

Dünyamızda her gün nice artçı kıyametlerin koptuğu, Yerle beraber göklerin sarsıldığı tüm bu yaşananları görmeyen ve duymayan bizler “Ölümümüz ile kopacak olan büyük kıyamet” ten ne kadar haberdarız bilemiyorum.

Ama şu bir gerçek ki: Ölünce göreceğiz.

* * *