Ak mı? Kara mı?
Allah yolunda infak edin ve kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayın. İyilik edin. Allah, iyilik edenleri sever (Bakara 195). Bir şeyi anlamlandırabilmek için önce anlayabilmek lazım. Anlamadan anlamlandırmak mümkün değil. Her şeyin kendine özgü bir anlamı vardır zaten. Anlamsız bir şey olmadığına göre yani anlamlandırılmaya hiçbir şeyin ihtiyacı olmadığına göre, anlamlandırma nasıl oluyor? Hadi diyelim ki oluyor –olmuyor da insan kendini kandırıyor-.Bir şeyden kendine özgü anlamını değil de başka bir anlam çıkarıyorsa, işte bu insanın kendini kandırmasıdır. Görmek istediği şeyi gördüğüne inandırmasıdır kendini. Yalnızca hakikatte kendini aldatan aldanır. Uyku durumunda sevdiklerimi, özlem ve tutkularımı özgürce, sansürsüzce, yasaksız ve çılgınca, delicesine yaşarken, dehşet derecede kahredici, alay eder cesine ve sırıtır casına gözlerimi sınırladığı dört duvar arasındaki bir uykudan uyandırılınca önümde duran sandalyeye ayağım takılıyor. “Ey sandalye düşecek vakti buldun!” diyerek Sandalyeyi kaldırırken aklıma takıldı. Mesela sandalye, dur ulan bir anlamlandırayım bunu bakalım. H ım… Hah.. hep mahzun bir havası vardır sandalyenin, yalnız bir başına, gariban bir saf rolündedir. Kullanılıp (kirletilip) atılan bir tuvalet kâğıdıyla aynı kaderi paylaşır. Durmadan elbisesini değişen bir fahişeden farksız değildir. Hizmetine rağmen sebepsizce itilip atılan, tekmelenen bir işçidir, bazende bir kayadır, ağaçtır yol kenarında yolcu ağırlayan… Savaşların ve katliamların bilinmeyen tanığıdır sandalye… Kısaca bir dünyadır aslında… vs.. Ulan ne anlamlandırdım ama bu benim anlamlandırmam tabi.Gerçekte ise sandalyenin anlamı, sandalyenin içindedir. Dört ayaklı bir oturak insanların oturması için. Diğer anlamları da mecaz mı saysak acaba? Tabi insanoğlu işte dedik ya, başka anlamlar yüklemeden durmaz, duramaz. Kalkar üstüne basar, merdiven yerine de kullanır mesela… Olabilir, bir şeyin mecaz anlamları, her kişinin fenomenin de farklı şekillerde yansıyabilir. Nitekim bir şeyin mecaz anlamı o konuda tüm fenomenler içerisindeki anlamların bütünüdür. Bunu günlük deyimde anlamlandır ma diye kullanırız bence. Neyse Önemli olan bir şeyi anlamlandırırken, o şeyin gerçek anlamını görmek ve onu üzerinden, yani onu göz ardı etmeden anlamlandırmak… Kısacası görmek istediğimiz şeyleri, gördüğümüz şeylerin yerine koymamak, ikisini ayırabilmek, kendimizi kandırmamak yani, önemli olan da bu… Anlamlandırmayı gerçek üzerine oturtursak bir değer atfeder, eser bile oluşur ama boşluğun üstüne gerçek oturmaz, durmaz. Ne diyorum ulan ben. Yok, bir şey anlandıktan sonra anlamlandırılabilirmiş, Yok bir şey anlanmadan anlamlandırılmaya çalışılırsa sonra anlanamazmış. Ne bu; bilmece gibi sözler… Paradoksa mı düştün(k)?